Erkek egemen mimarlık dünyasında bir kadın olarak yapısal bütünlüğü bozup, yeni açılar, yeni düzlemsel şekiller keşfetmek, büyük cesaret ister. Bu cesarete sahip Zaha Hadid , dünyanın en prestijli mimarlık ödülü Pritzker’ı kazandı. Zaha Hadid, 2004 yılında tarihte bu büyük başarıya imza atan ilk kadın olarak literatüre geçti. Eğrilerin ve dalgaların kraliçesi Zaha Hadid, Miami’de geçirdiği ani kalp krizi sebebiyle aramızdan ayrılsa da, özgün ve devrimci projeleriyle hiçbir zaman unutulmayacak.
Dünyanın En Ünlü Kadın Mimarı
31 Ekim 1950 yılında Bağdat’ta dünyaya geldi. Çoçukluğunu Irak’ta geçiren Hadid, saygın bir ailenin kızı. Babası Muhammad Hadid batı kültüründen fazlasıyla etkilenmiş bir siyasetçi ve iş adamıydı. Saddam Hüseyin’in diktatörlük rejiminin başlamasıyla Irak’tan göç eden Hadid ailesi, çareyi önce İsviçre’ye sonra İngiltere’ye yerleşmekte bulmuş. Üniversite hayatına matematik ile başlayan efsane mimar, yaratıcılığını yeterince besleyemediğine inandığı için matematiği bırakıp, 1972’de Londra’da mimarlığa geçiş yapmış. Her zaman gelenekselciliğe karşı olan Hadid’in özgün mimari anlayışı dekonstrüktivizmin temelini atmasıyla mimarlıkta yeni bir dönemin habercisi olarak yorumlanabilir. Bir yapıyı oluşturan mimari özelliklerin bütünlüğünü parçalayan Hadid, yüzey oyunları, dış cephenin kaydırılması ve stil imzası olan eğriler ve dalgalarla sadece ün değil, aynı zamanda müthiş bir saygınlık da kazandı. Sayısız başarıyla taçlandırılan bir kariyeri kelimelere sığdırmak zor. Onun ezber bozan mimari anlayışı hakkında bir fikir edinebilmek için Londra Olimpiyatları’nda yüzme ve atlama yarışlarının düzenlendiği Aquatic Centre’dan Central Bank of Iraq’a, vizyoner projelerine yakından bakmakta fayda var.
Pritzker Ödülü
1997’de Cincinnati’deki Rosenthal Güncel Sanat Merkezi tasarımına başladı ve 2003’te binanın yapımı bitirildi. Sonraki sene ise Pritzker ödülünü kazandı.
Londra’da soğuk bir kış gecesinin sabahına, Hadid Amerikan vizesi alabilmek amacıyla kuyrukta bekliyordu. O sırada arayan birisi “Selam Zaha. Ne yapıyorsun?” diye sordu ve ödülü kazandığını söyledi. Hadid inanamadı ve emin olmak için bir arama daha yaptı. Haberi St. Petersburg’daki ödül törenine kadar kimseye vermedi.
Ödülü hak eden başka bir kadın yok muydu peki? “Tabii ki de vardı” diyor. “Kadınlarda herhangi bir yeteneksizlik olduğunu düşünmüyorum. Öğretmenlik yaptığımda, en iyi öğrencilerim hep kadınlar oluyor”.
Ancak “Bu işi yapmak isteyenler bir erkek dünyasına girmiş oluyor” diye de açıklıyor. İş tüm yaşam boyunca bir “devamlılık” istiyor ve bir anne olarak bu işi yapmak neredeyse imkânsız oluyor. “İnsanlar kadınlara pek de iyi davranmıyor” diyor Hadid, ancak kendisi bu önyargıyı kıralı oldukça zaman geçmiş durumda.
Eğriler ve dalgalar
Mimarın çalışması da zaman içinde evrim geçirmiş. İlk zamanlarda kullandığı keskin çizgiler, yerini topografyadan ve arazinin durumundan etkilenen organik biçimlere bırakmış. Hadid’in amacı, iç mekânla dış mekân arasına herhangi bir sınır koymamak. Kullandığı biçimler genelde eğri, akışkan, dalga biçimli, açıklaması imkânsız şekillerden oluşuyor.
Önümüzdeki sene, 10 yıllık çalışmanın ürünü olan MAXXI Güncel Sanat Müzesi Roma’da açılışını yapacak. Çin’de ise Guangzhou Opera Evi açılacak. Bundan sonra ise Abu Dhabi’deki sahne sanatları merkezi ve Moskova Fuarı da dahil olmak üzere pek çok büyük projenin de açıldığını göreceğiz.
Peki mimarlıkta onu en çok etkileyen şey ne? Hiç tereddüt etmeksizin cevap veriyor: “Bir mekânı yaratmak kadar güzel bir şey olamaz.”